İçeriğe geç

Öğrenilmiş çaresizlik hangi konuda ?

Öğrenilmiş Çaresizlik Hangi Konuda? Çözüm Ararken Kafamı Duvara Vurmak

Öğrenilmiş çaresizlik, bana göre bir insanın hayatını bir şekilde “ben bunu artık düzeltemem, bırak gitsin” noktasına getiren o güzelim, rahatlatıcı ama bir o kadar da sinir bozucu bir duygu. Her şeyin altından kalkmayı başaramadığında, “yapacak bir şey yok” diye kendini avutmak kolay oluyor, ama gel de kabul et: Aslında hayatını kolaylaştırmak için bazen sadece küçük bir adım atman yeterli. Neyse ki, ben İzmir’de yaşarken bazen çok büyük adımlar atma gerekliliğini hissetmiyorum. Burada her şey yavaş… Hani düşünme meselesi de biraz yavaş oluyor ya, belki o yüzden! 😊

Öğrenilmiş Çaresizlik: Nerede Başlar, Nerede Biter?

Öğrenilmiş çaresizlik dediğimiz şey, aslında bir yere kadar doğru. Hayatın bazı anlarında, insanlar gerçekten çaresiz hissedebilir. Ama bu, bir şeyin üzerinde ne kadar çok durduğuna göre değişiyor. Mesela bir konuda başarısız olduğunda, bir noktada kendini o başarısızlığın içinde buluyorsun ve bir süre sonra, ne yaparsan yap, sanki hiçbir şey değişmeyecekmiş gibi hissediyorsun. Tabii, ben bunun en güzel örneğini yemek yaparken yaşadım. Hani şöyle ‘ohh bugün harika bir yemek yapacağım’ diyorsun, sonra mikrodalgada yedi dakikadır patatesin üzerine bakıp “Bunu bi’ yerlerde unuttum sanki” diye düşünüp, işin sonunda aç kalıyorsun. “Ya Allah, ben ne kadar beceriksizim” diye düşünmek çok tanıdık, değil mi?

Bir örnek daha vereyim, mesela geçen hafta arkadaşlarımla İzmir’in en meşhur çorbacısına gittik. “Bugün geliyorum, kesin bir çorba içeceğim!” dedim. Tam çorbanın siparişini verdim, garson geldi ve soruyor: “Ne tür bir çorba istersiniz?” Ben de öyle bir rahatlıkla “Ayranlı çorba” dedim. Arkadaşlarım donakaldı. “Ayranlı çorba mı? Böyle bir şey var mı?” İşte, bu an, öğrenilmiş çaresizlik diyor, çünkü bir süre sonra gerçekten her şeyi karıştırıyorsun. Ayranlı çorba mı, domatesli çorba mı? Yok yok, bunu çözebileceğimi düşünüyorum… ya da belki düşünmemek daha iyi?

“Bir Şeyleri Değiştirmeyi Mi Düşünüyorsun?”

Aslında, öğrenilmiş çaresizlik hangi konuda diye düşünürken, bir yanda fark ediyorum ki, çoğu zaman kendime sınırlar koyduğumda işler karışıyor. Örneğin, birkaç hafta önce karar verdim: “Artık düzenli spor yapacağım!” Hani, haftada üç gün falan. Bu kararı aldım, o kadar nettim ki, hatta spora başlamak için yeni kıyafetler aldım. Ama gelin görün ki, o ilk hafta sonrasında, ‘evde yapabileceğim egzersiz’ diye açıp bakarken, bu sefer de “Şu an bir pazartesi değilim, erteliyorum” diyorum. O kadar iyi niyetliyim ki, erteledikçe işler daha da kötüye gitmeye başlıyor ve en sonunda, “Evet, zaten spor yapmamı bekleyen kimse yok” diyerek kendimi rahatlatıyorum. O kadar rahatlıyorum ki, sanki yeni bir sosyal norm oluşturmuşum gibi! “Beni dinle, öğrenilmiş çaresizliğimle barıştım” diye bağıracağım neredeyse.

Öğrenilmiş Çaresizlik: Kültürlerarası Farklar

Şimdi Türkiye’deki bu öğrenilmiş çaresizlik deneyimini biraz daha globalleştirelim, ne dersiniz? Yurt dışına çıktığımda, fark ettim ki, bazı kültürlerde insanlar bu konuda bana göre biraz daha çabuk harekete geçebiliyor. Mesela, Almanlar kesinlikle “daha fazla çaba göster” mottosuyla yaşıyorlar. Ne zaman bir şeyi başaramadıklarında, hemen başka bir yönteme başvuruyorlar. Oysa bizde, hele bir de kahvaltıda ekmek arasına peynir koyup koymadığıma karar veremediğimde, “Bir dakika, bırak gitsin ya” diyebiliyorum. Orada biraz daha zorlanıyorum, çünkü sürekli bir aksiyon almalı gibi bir baskı var. Neyse, buradaki rahatlık benim genetik kodumda var gibi. 😊

Sonuçta Çözüm Nedir?

Yani, öğrenilmiş çaresizlik hangi konuda diye bakarken, bir şeyi fark ediyorum. Bazen gerçekten her şeyin altından kalkamayacak gibi hissedebilirsin. Ama belki de o “altından kalkamıyorum” duygusunu kabul etmek, ona müdahale etmeden önce biraz derinleşmek gerekiyor. Ne de olsa bazen çözüm sadece biraz nefes almakta, zaman tanımakta gizlidir. Sonuçta, hayatı fazla ciddiye almak yerine, belki de en iyisi biraz gülüp geçmek.

Öğrenilmiş çaresizlik, sanki bazen çok ağır bir şeymiş gibi düşünülebilir, ama bir çorba siparişi verirken yaptığın hata kadar komik olabilir. “Ayranlı çorba var mı?” dediğinde herkes seni biraz tuhaf bakarak izlese de, o tuhaflık aslında senin kim olduğunu gösteriyor. Yani, ne kadar çaresiz hissedersen hisset, bazen çaresizlik değil, sadece durumu biraz esprili hale getirmek gerek. Yani, belki de her şeyden önce yapmamız gereken şey, her zaman biraz eğlenmek, düşünmekten değil!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

haironplus.com.tr Sitemap
betcivdcasinoilbet casinoilbet yeni girişeducationwebnetwork.combetexper.xyzm elexbet